Arşiv | anime RSS feed for this section

Kadın bakış açısıyla Shounenler: NARUTO

17 Ağu

Shounen (少年) veya Shōnen Japonca bir kelime olup genç erkek veya erkek çocuk anlamına gelir. Anime veya mangaların hitap ettiği kesimi belirtmek için kullanılır. Bu türün hedef kitlesi genelde erkekler olmakla birlikte popüler serileri Japonyada her yaş ve cinsiyetten insan takip etmektedir. Anime ve mangaların en çok satanlarıda ve seyredilenleride çoğunlukla bu türdendir.

Shounen’nin kısaca açıklaması işte böyle. Japonyada yayınlanan Shounen Jump dergisi tüm piyasanın lideri konumunda 3 büyük shounen diye bahsedilen (son günlerde 4 büyük denilmeye başlandı) serilerin hepsi bu dergide yayımlanmakta.  Bu yazı dizisinde ülkemizde de çokça takip edilen bu serilerden ayrı ayrı bahsedicem. İlk olarak;

Naruto: 3 büyük Shounenden biridir. Sanırım ülkemizde ve dünyada ki en popüler anime-manga diyebiliriz kendisine.  Fakat Japonyada sanılanın aksine ikinci olmaya mahkum.

Konusu:

Uzumaki Naruto köyde kimse tarafından sevilmeyen dışlanmış bir çocuktur. Bunun nedeni ise içine hapsedilmiş olan 9 kuyruklu şeytan tilkidir. Aslında 4.Hokage şeytanı daha bebekken Narutonun içine hapsettiğinde onun kahraman olarak görüleceğini düşünüyodu fakat insanlar ondan korktular ve dışladılar. Ninja akademisinde başarısız bi öğrenci olan Naruto Akademiden mezun olma sınavı sırasında içindeki tilkiyi keşfeder ve gücüde yavaş yavaş açığa çıkmaya başlar. Naruto’nun bir hayali vardır. Hokage olmak.

Sevmediğim yanları:

Animesini başlarda ayıla bayıla seyrederken 120 küsür bölümden sonra beni oldukça sıktı. Shounelerdeki klasik bölümlerce süren dövüşler bu seride iyice abartılmış durumda. Bölüm bitiyor bakmışsınız Naruto ve arkadaşları ağaçtan ağaca atlarken 3 ağacı anca geçmişler. Naruto karakteri bence oldukça derin ve başarılı fakat ısrarla Sasuke’nin ön plana çıkartılmaya çalışılması belli bir zaman sonra sinir bozucu olmaya başlıyor. Ayrıca Sakura sen ne gıcık bi yaratıksın Sasuke Sasuke diyor başka bişey demiyor kız.

Sevdiğim yanları:

Müzikleri enfes. Yan karakterler oldukça sağlam. Arka plandaki hikaye çok derin bir potansiyele sahip. Tabi ben devamını seyretmediğim içim hikaye nerelere geldi işleniş nasıl bilemiycem. Ayrıca Orochimaru gibi kötü karakter her seride bulunmaz. Devamını birgün mutlaka seyredicem ama şimdilik orta karar bi seri benim için Naruto.

Code Geass: Lelouch of the Rebellion

7 Nis

Erkek kardeşim tam bi anime delisidir. Onun sayesinde bütün kardeşler sıkı birer anime takipcisi haline geldik. Geçenlerde buna; bi seri önersene bu aralar o kadar fazla kore dizisi seyrettim ki araya bişeyler sıkıştırmam lazım yoksa sıyırmaya başlıycam dedim. Kendisi de altyazısı tamamlanmış bikaç seri önerdi bana ama özellikle Code Geass’i mutlaka izlememi tembihledi. Adını forumlarda çokça duymuştum ama türünün Mecha olması düşündürtmüştü.(mecha: içine insanların oturduğu ve kullandığı dev savaş robotları ile ilgili animelerin genel adı.) Serinin sık sık Death Note ile karşılaştırıldığını kurgusunun ondan bile iyi olduğunu ekledi. Nasıl yani Death Note’dan daha sağlam kurgulu bi anime mi bunu hemen izlemeliyim dedim.

İyikide izlemişim. Tamam dev robotlardan etrafta bolca var. Ama bu Death Note’daki aksiyon yokluğunu getirdiği son bölümlere doğru sıkılma durumunu ortadan kaldırıyor. Şimdi konuya gelirsek:

10 Ağustos 2010 tarihinde Büyük Britanya İmparatorluğu Japonya’yı işgal etmiştir. Ellerindeki Knightmare denilen yeni silahlarla Japonya’yı dize getirmiş ve sömürgesi haline getirmiştir. Japonyanın bayrağını, ismini yokederek Area 11 (alan 11) adını vermiş Japonlar ise 11’li adı altında adeta köleleştirilmiş ve ikinci sınıf insan muamelesi görmektedirler. Nitekim bütün bu zulmün sonucunda Japonlar ayaklanmalarına rağmen sürekli olarak Britanya ordusu tarafından mutlak surette bastırılmaktadırlar. İşte hikayemiz de bu olayları takiben başlıyor.
Savaşın üzenden 7 yıl geçmiştir. Britanya bütün dünyaya kafa tutmaktadır. Birer birer bütün devletleri ele geçirmekte EU ve Çin hariç hiçbir devlet karşı koyamamaktadır.
Lise öğrencisi olan aynı zamanda mühiş bir stratejik zekaya sahip olan Lelouch isimli öğrenci katılmakta olduğu yeraltı satranç maçlarından birinden dönüş yolunda bir kamyonla çarpışır ve içinde kimse olup olmadığına bakarken kamyon hareket eder. Kamyonda kısılı kalan Lelouch kamyonun büyük bir askeri sır taşıdığı ve teröristler tarafından kaçırıldığını öğrenir.Nitekim Britanya ordusu da kamyonun peşine düşünce ortalık savaş alanına dönüşür. Bu sırada kamyonun içindeki bölme açılır ve içinden bir kız çıkar. Bu kızla beraber yakalanan Lelouch’a ölmek üzere iken kız tarafından bir güç verilir. GEASS denilen bu güç insanlara emirler vermeyi sağlar ve bir kez verilen emire uymamazlık edilemez. Britanyanın zulmünü gören Lelouch bu gücü intikam almak için kullanmaya karar verir. (Divxplanet Code Geass inceleme sayfasından alıntıdır)

Seri 25er bölümlük 2 sezondan oluşuyor. Karakterlerin hepsini tanıtırsan çok uzun bi yazı olucak o yüzden ana karakterlerle yetineceğim.

LELU

Lelouch Vi Britannia/Zero: Animenin ana karakteri. 17 yaşında ve çok çok zeki. Aslen Britanya imparatorluğunun 8.prensi. Ama annesine düzenlenen suikastten sonra babası tarafından kız kardeşiyle birlikte Japonyaya sürülüyor. Britanya İmparotorluğundan ve kraliyet ailesinden şiddetle nefret ediyor. Geass’e sahip olduktan sonrada planlarını yürürlüğe koyuyor. Tek amacı Britanya İmparatorluğunu yok etmek.

C.C.: İlk sezonda kim veya ne olduğunu tam olarak çözemediğimiz bir gizem C.C. Lelouch’a geass gücünü o veriyor. Lelouch’un en büyük destekçisi. Ölümsüz. Ayrıca tam bir pizza delisi.

Kallen: Annesi japon babası Britanyalı. Ama gerçek yaşamında britanyalı gibi davransa da aslında Britanyadan nefret etmekte. Gizli direnişin üyelerinden. Direnişin en iyi Knightmare pilotu. Ayrıca Lelouch ile aynı okula gitmekte.

Kururugi Suzaku: İşte animedeki en nefter edilesi karakter. Kendisi japon ama Britanya ordusunda asker. Japonyanın direnişle değil işbirliği yapılarak, insanların ölmesi engellenerekte kurtulabileceğini düşünmekte. Çok yetenekli bi Knightmare pilotu. Ayrıca Lelouch’un çocukluk arkadaşı ve onunla aynı okula gitmekte.
Gelelim benim yorumuma: Yazının başında da bahsettiğim gibi Anime içerdiği zeka oyunları nedeniyle sık sık Death Note ile karşılaştırılıyor. Death Note gerçekten güzel bi seri ama ben Code Geass’i daha çok beğendim. Nedenine gelirsek ana karakterimiz Lelouh’un, Death Note’un ana karakteri Light’dan çok daha gerçekçi olması. Planları her zaman işe yaramıyor. Çok fazla hata yapıyor. Hatalarının yol açtığı korkunç sonuçları planına uyarlayıp amacına ulaşmak için elinden ne geliyorsa yapıyor.
Olayların sonunu tahmin etmek imkansız. Anime sizi sürekli ters köşeye yatırıyor. Biyandan Lelouch’dan nefret ederken diğer yandan onun ve isyancıların tarafını tutmaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Serinin çizimleri muhteşem.  Her işlerinin bunun gibi çok iyi olduğu söylenen Clamp gurubu tarafından yapılmış. Ben başka Clamp yapımı izlemediğim için karşılaştıramıyacağım. Hepsi böyle kaliteliyse izlemek lazım ama.
Code Geass Lelouch of the Rebellion her anime severin mutlaka seyretmesi gereken muhteşem bi seri. Eğer bilimkurgu, aksiyon, gizem türlerinden en az birini seviyorsanız bile bu seriye bi şans verin kesinlikle pişman olmayacaksınız.

Popüler bilimkurgu üçlemesi: Açlık Oyunları

3 Nis

Son zamanlarda adını sıkça duyduğum Açlık Oyunları üçlemesini okuma fırsatını sonunda buldum. Öncelikle bu kitabı okumalıyım dedirten türünün bilimkurgu olmasıydı. Çocukluğumdan beri türün hastasıyım Star Wars ve Back to the Future izleyerek büyüdüm diyebilirim. Büyüdükçede SyFy dizileri sayesinde baya bağımlı oldum bilimkurguya. Fakat türün fazla kitabını okumadımı söyleyebilirim. Zaten Açlık Oyunlarına tam olarak bilimkurgu diyemeyiz daha çok distopik bi roman.

Gelelim kitabın konusuna:

Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır.Başkent Capitol’ün etrafında 12 bölge bulunmaktadır.Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır.Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır.Yarışma için her bir bölgeden yaşları 12 ila 18 arasında değişen birer erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır.Açlık oyunları TV’den canlı yayınlanan ölümüne bir kavgadır.

On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşamaktadır.Oyunlarda kızkardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır.Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kızkardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verecektir.Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur.Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır.

Kazanmak ün ve talih anlamına gelir. Kaybetmek ise kesin ölüm. Açlık Oyunları başlasın..!!(kitabın arka kapağından alıntı)

Sıra geldi benim yorumuma elimden geldiğince spoiler vermemeye çalışıcam. Ben özellikle ilk kitabı çok sevdim bu yazımdada ilk kitaptan bahsediceğim daha sonra diğer kitapları incelemek için ayrı bi yazı yazıcağım.

Açlık oyunları başından itibaren sizi öyle bi sürüklüyor ki kitabı elinizden bırakmanız neredeyse imkansızlaşıyor. Kitabın kurgusu çok sağlam. Ne kadar sonu tahmin edilebilir olsada o sona gelene kadar sizi soluksuz bırakmayı çok iyi beceriyor. Ana karakterlerimiz Katniss ve Peeta güçlü karakterler serinin başından sonuna oldukça başarılı bir şekilde, fazla göze batmadan gelişiyorlar. Kitabı Katniss’in bakış açısından okuyoruz. Ama ben Katniss’i nedense pek sevmedim kitaplar boyunca yaşadığı ikilemler kararsızlığı bana biraz itici geldi. Benim favori karakterim Peeta. Çok güçlü ve Katniss’in tersine başından beri ne istediğinden emin olan bi karakter Peeta. Fazla spoiler vermeden anca bu kadar oluyor.

Son olarak eğer türü seviyorsanız, son yıllardaki en çok konuşulan örneğini okumadan geçmeyin derim. Ayrıca 2012’de sinema filmide vizyona giricek bunu da ekliyelim. Şimdiden keyifli okumalar…